Güçlü Türkiye Cumhuriyeti teknoloji ile mümkün

Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını büyük coşku ve sevinç ile BThaber Gazetesi’ni de bu yıla özel sayı çıkardığı için tebrik ediyor, bu kıymetli yayının ülkemize ve sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum. Bize bu cumhuriyeti armağan eden tüm kahramanlarımızı saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde yürütülen Kurtuluş Savaşı’nın sonrasında zor şartlarda kuruldu. Uzun yıllar boyunca süren savaştan genç nüfusunun büyük çoğunluğunu kaybetmiş, maddi olanakları sıfırlanmış, çoğu binası harap olmuş halde çıkan ülkemizin bugünlere gelmesi kolay olmadı. Dünyamız, Cumhuriyetimizin kurulduğu 1923’e göre çok farklı bir durumda. Bu farkı yaratan en temel konu ise teknolojideki inanılmaz gelişmeler. Teknoloji sayesinde son 100 yıl içinde önceki tüm geçmiş zamanlarda yaşanan gelişmelerden katbekat fazlası yaşandı. O yıllarda teknoloji adına en ileri sayılabilecek buluş kablolu telefonlar ve telgraflar iken aradan geçen yüz yıllık dönemde hayatımıza sayısız teknolojik cihaz ve buluş girdi. Bunların en önemlileri de bilgisayarlar, cep telefonları ve elbette internet. Günümüzde teknolojinin içinde olmadığı bir konu neredeyse yok. Artık tüm meslekler teknoloji ile birlikte yapılıyor ve hayatımızda teknoloji olmadan bir gün bile geçirmemiz çok da mümkün görünmüyor. Bu yüzden cumhuriyetimizin yüzüncü yılında ülkeminizin daha iyi yerlere gelebilmesi için teknoloji ile neler yapabileceğimize değinmeye çalışacağım.

Cumhuriyetimizin 100. yılında ve sonrasında bilişim ve teknoloji alanlarında ülkemizin daha ileri seviyelere gelmesi için yapılması gereken temel adımların şunlar olduğunu değerlendirebiliriz: Kamuda Bilişime Güçlü Destek ve Sahiplik: Bir projenin başarılı olması için gerekli temel faktörlerden biri o projenin güçlü bir sponsorunun ve sahibinin olmasıdır. Bilişim alanında kalkınmak isteyen ülkemizde de bu konu ancak devletimizin konuya sahip çıkması ve sahiplenmesi ile mümkün olabilecektir. Kabinemizin bilişim teknolojilerine yönelik bir vizyonu ve bunu destekleyen politikaları olmalıdır. Geçtiğimiz yıllarda kurulan Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi bu anlamda önemli bir rol üstlendi. Kamu kurum ve kuruluşlarının dijital dönüşümüne liderlik ederken bir taraftan da özel sektör ile işbirliğini sürdürüyor. Bu faaliyetlerin artarak devam etmesi, ve teknolojinin hükümet politikalarında her zaman öncelikte ilk sıralarda yer almasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Kamu sektöründe dijitalleşme tüm ülkemiz için önemli. Çok başarılı bulduğum E-Devlet sistemi teknolojiyi ve dijitalleşmeyi tüm halkımıza yaymış durumda. Dünyada en çok kullanılan kamu uygulamalarından biri haline gelen bu uygulamadaki başarılı örneğin yaygınlaşması yararlı olacaktır.

Teknoloji Altyapı Yatırımları: Internet’in artık günlük hayatımızın tam göbeğinde olduğu bir dönemde yaşadığımız için ülkemizin kalkınmasında sağlam bilgi teknolojileri altyapısı olması da bir diğer önemli faktör. Bu yüzden ülkemizde genişbant internet erişiminin yaygınlaştırılması, bilişim teknolojilerinin tüm kesimlere ulaşmasını ve yaygınlaşmasını sağlayacaktır. Bununla birlikte bulut bilişim altyapısını da destekleyen, depreme dayanıklı ve geniş kapasitelere sahip veri merkezleri ve güçlü santraller gibi altyapı yatırımları da önemlidir.

Bilişim ile ilgili Eğitim Yatırımları: Teknoloji alanında kalkınmak için gerekli olan temel kriterlerden biri de elbette nitelikli insan kaynağı. Ülkemiz genç ve dinamik nüfusu ile Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş ülkelerden olumlu anlamda farklılaşıyor. Genç nüfusu ile hem teknolojiye adapte olma hem de kullanma oranlarımız hızlı ilerliyor. Bize düşen ise genç nüfusumuzun bilişim ve teknoloji alanında eğitiminin sağlanması. Gençlerimizi çok erken yaşlardan itibaren teknoloji okuryazarlığı ile tanıştırmalı, algoritma, programlama, veritabanları, siber güvenlik ve dijital okuryazarlık eğitimleri vermeli ve mutlaka başta İngilizce olmak üzere çok iyi yabancı dil öğrenmesini sağlamalıyız. Bunu da devlet – özel sektör – sivil toplum kuruluşları iş birliği ile yapmalıyız.

Ar-Ge ve İnovasyona Teşvik ve Destek: Bir teknolojiyi sıfırdan geliştirmek, patentini almak, hatta bunu ihraç etmek çok değerli. 2020 ve 2021’de hepimizi evlerimize kapatan Covid-19 pandemisinden kurtulmamız Almanya’da yaşayan Uğur Şahin ve Özlem Türeci isimli Türk doktorlarımız tarafından icat edilen aşı sayesinde oldu ve bu patent sayesinde aşıyı bulan doktor çiftimiz Covid-19 öncesinde dünyada hiç tanınmaz iken artık Almanya’nın ve Dünya’nın en ünlüleri ve zenginleri listesine girdi. Ülkemizde de Ar-Ge ve inovasyona yatırımlar yıldan yıla artıyor ancak halen istenen noktalara gelebilmiş değil. Türkiye Cumhuriyetimiz, yerli teknoloji geliştirme ve inovasyon konularında daha fazla yol almalıdır. Üniversiteler, kamu ve özel sektör arasında işbirliğini teşvik eden programlar oluşturulmalıdır.

Girişimcilik ve Start-Up Ekosistemine Destek: Teknoloji ile ilgili yeni fikirlerin sonu yok. Bugün hepimizin hemen her gün kullandığı pek çok uygulama veya ürün bundan 100 yıl önce cumhuriyet kurulduğunda olmadığı gibi, belki 10-15 sene önce de yoktu. Hepsi girişimcilik, yaratıcı zeka ve cesaretle ortaya çıkan yüzlerce başarı hikayesini okumak mümkün. Fikri olan pek çok girişimci ise bunu şirkete dönüştürmekte zorlanıyor çünkü bir şirket kuracak kadar sermayesi olmayabiliyor. İşte bu noktada da start-up dediğimiz yeni kuruluşların -özellikle teknoloji alanında- daha büyük sermaye grupları tarafından desteklenmesi gerekiyor. Gerek özel sektördeki melek yatırımcılar gerek devletin ilgili kurum ve bakanlıkları ile teknoloji start-up’ları ve girişimcilerine verilecek ufak destekler ülke ekonomisine ve bilişim ekosistemine ciddi faydalar sağlayacaktır. Girişimciliği desteklemek ve Ar-Ge’ye yatırım yapmak, Türkiye’nin teknoloji alanında küresel bir güç olma hedefine ulaşmasına yardımcı olacaktır.